1 Kasım 2018 Perşembe

Doruğun Takımı....

Doruk bebek çok sevdiğim bir arkadaşımın torunu ve geçen sene dünyaya geldi. Aslında bu ayda doğması gerekiyordu ama biraz fazla acele etti. Bir kaç ayda toplandı ama anne-baba ve babaannesini epey üzdü. Neyse şimdi iyiyiz ve babaannemiz emekliliğini Doruğa bakarak geçiriyor.:)

İşlerimin yoğunluğundan ve memleketin halinin üzerimdeki yıkıcı etkisinden dolayı (ki çevresinin ve çağının olaylarının bilincinde olan herkes gibi) bir süredir bloğuma bir şeyler eklemek gelmiyordu içimden. Bugün hazır işlerim azalmışken yaptıklarımı paylaşmak istedim. Bu takımı arkadaşımla birlikte torunu için hazırladık ve sonucundan epey memnun kaldık.
Emzirme yastığı.Kalıbı olunca dikmesi çok kolay...

Babynest..Biraz uğraştırıyor ama süslemesi çok keyifli. Dikmeyi benim gibi netten öğrenen biri için bile çok zor değil..:))

Sepeti de beyaza boyayıp, aynı kumaşla kapladık..


Bugün Kasımın biri. Çok sevdiğim bir ay değil Kasım.Ne sonbahar ne de kış. Ama aşağıdaki şarkıyı çok severim...


6 Mart 2018 Salı



Ankara'da berbat bir hava var.Bir anda fırtınaya çevirdi bugün, karanlık, sisli ve puslu. Evde olup kitap okuyabilsem keşke.Kitap grubumuzda geçen hafta sonu bu romanı konuştuk.
Popüler olduğu için temkinli yaklaştığım, başlarda olayları karıştırdığım sonraki kısımlarda ise (özellikle babaanne ve dedenin hikayesi) elimden bırakamadığım bir kitap oldu. Sevdim ve filmini de seyrettim. Oscar'ı oynayan çocuğu daha çok sevdim.
Film seyrederken ördüklerimden birini ekleyeyim ve kaçayım. Dileğin verdiği parça iplerle geçen yaz örmüştüm, umarım bu yaz kullanırım..


26 Şubat 2018 Pazartesi


"Bir yeri terk ettiğimizde orada bizden bir şeyler kalır..."
(Lizbona Gece Treni)

Hayatta ne kadar çok yeri terkettiğimizi düşünürsek,  güzel söylenmiş bir söz değil mi? Lizbona Gece Treni romanını çok severek okudum ve bundan sonraki postlarım da sık sık bahsi geçecek sanırım.
Buralarda yokken örgü örmeye devam ettim. Bunlarda ilki tunus işi ördüğüm bu battaniye oldu.


Uzun şeritler halinde örüldü ve sonra birleştirildi. Uzun ve yorucu bir iş oldu ama renklerle oynamanın terapi etkisi var..

23 Şubat 2018 Cuma

Merhaba,

Bloğumu bu  kadar süre sonra tekrar yükledim. Ne yazık ki blog adresi farklı oldu ama yedeklerimi bulduğuma çok sevindim. Bloğumu özlemişim, anılarımı okumayı özlemişim ve de yaptıklarımı paylaşmayı.

Dostlar arasında olmak güzel, sevgiyle...

1 Aralık 2016 Perşembe

Örgü Paspaslar...

Geçen sene takıntı halinde ördüğüm paspaslardan sonuncusunu paylaşmak istiyorum bugün. En son ördüğüm bu paspastı, en çok beğendiğim de bu oldu. 
İplerim outlet iplerdi. Ne yapacağımı bilmeden bir heves alıp, kalın olduğu için  bazanın altına kaldırmıştım. Hatta yine kalın olduğu için örmesi zor olur diye düşündüğümü hatırlıyorum. Ama çok keyifle ördüm ve kullanıyorum.
Bu aralar neler mi örüyorum? Netten çok değişik bir bere örneği buldum, onu örmeye çalışıyorum. Güzel bir şey çıkarsa sizlerle de paylaşırım.Örgü dolu günler dileğiyle...

23 Kasım 2016 Çarşamba

Yeni Yılda Bizimle Birlikte Kalpleri Aydınlatır mısınız?

Kendi ışığınızla başka kalpleri aydınlatmak ister misiniz?  Geçen sene olduğu gibi bize katılın o zaman.

İnanın kendinizi iyi hissedecek ve bir araya gelindiğinde ışığınızın ne kadar çok kişiyi ısıtabileceğine hayret edeceksiniz.Tülin abla yazısında çok güzel ifade etmiş, bekliyoruz arkadaşlar...
http://bulutgolgesi.blogspot.com.tr/2016/11/yeni-ylda-benimle-birlikte-kalpleri.html#comment-form

20 Kasım 2016 Pazar

Annemin Tunus İşi Örgüleri..

Tunus işi örgüyü annemden öğrendiğimi yazmıştım daha önce, Tunus işinin  Eskişehir'de hasır örgü olarak bilindiğini ve çok yaygın olarak örüldüğünü.Annem artık sadece bu örgü ile bebek yeleği veya patik gibi parçalar örebiliyor. Bazen modelleri kendi tasarlıyor. Bu sarı yelekte o modellerden.
Orta kısmı beyaz yapıp, sap işi ile çicek işledi. Pembe yeleğin ipi kalın olduğu için tam istediği gibi olmadı ama ben beğendim.
Şimdi parça iplerden bir yeleğe başladı. Her yaşta üretken olmak ne güzel değil mi?
Hepimize üretken, güzel bir hafta dileğiyle..

13 Kasım 2016 Pazar

Biraz Dikiş, Bir Dizi, Bir Fikir...

Bugün yine karışık bir post hazırladım. Kısa kısa ordan burdan, yaptıklarım, okuduklarım, izlediklerim. Bu tarz post hazırlamak hoşuma gitti, bundan sonra çok sık karşılaşacaksınız demek ki...
İlk sırada diktiklerim var. Daha önce paylaştığım babynest ile takım oldular.
Bulut yastık dikmek zorladı. Emzirme yastığını dikmek ise kolaydı.
Yabancı dizilere devam. Bu sıralar meşhur uyuşturucu baronu Escobar'ın anlatıldığı Narcos dizisini seyrediyoruz. Escobar ile ilgili haberleri üniversite yıllarımda çok dinlemiştik. Dizi sürükleyici ve özellikle başrol oyuncusu muhteşem bir oyun sergilemiş. Hani Escobarı bile sempatik bulduk ya, ne diyeyim.

Son olarak bir fikir paylaşmak istiyorum. English Home'dan alınan bu sepeti, çicekler ve incilerle süsledik. Güzel bir nişan sepeti oldu.
Güzel bir hafta dileğiyle...

6 Kasım 2016 Pazar

Kitap Grubumuzda Sezgin Kaymaz'ı Ağırladık..

Kitap grubumuzdan daha önce bahsetmiştim.Ekin Yazın Dostlarının Ankara'daki üçüncü grubuyuz. Yaklaşık üç yıldır birlikteyiz ve birlikte okuduğumuz kitapları tartışmayı zevkli kılacak dostluklar oluşturduk. Geçen yıl Ayşegül'ün seçimi ile Sezgin Kaymaz'ın Kün romanını okumuştuk. Son dönem Türk yazarlarına olan önyargım bu romanla kırıldı.Romanı okurken şaşırdım, güldüm ve samimiyetine hayran oldum. (Son dönem derken  Oya Baydar'ı ve Buket Uzuner'i listeye koymuyorum, yoksa haksızlık olur.)
Bu senede aynı yazarın Lucky romanını seçti bir arkadaşımız.Yine Ayşegül sayesinde yazarın da katılacağı bir toplantı düzenledik. Yazar,  hepimiz için hediye kitapları yüklenmiş olarak geldi toplantıya. Roman üzerine konuştuk, sevdiğimiz ve sevmediğimiz kısımları söyledik, sorular sorduk.Kendisi sorularımızı cevapladı, eleştirilerimize keyifle katlandı. 
Çok konuşmalı, tartışmalı ve kitap dolu, keyifli bir gündü. Her yıl Sezgin'in bir romanını okuyarak onun da katılacağı bir toplantı yapmaya karar verdik.
Şimdi okuduğum kitap da yine Sezgin Kaymaz'ın Sevda  Kuşları üçlemesinin ilk kitabı; Deccalin Hatırı... 
Yazar üzerine notlar: Tevazu sahibi, sıcacık ve samimi bir insan. Bence gerçek bir hayvansever, evinde sokaktan alarak baktığı pek çok hayvanı var. Bizde toplantımızda ona, yavru bir pandanın 
bakımını üstlendiğimiz sertifikayı hediye ettik, çok sevindi. 
Yazarın anlatımı üzerine: çoğunlukla açık, samimi bazen şivelere de rastlanan, argonun fazla olduğu halk dili, anlatımı sürükleyen birbiriyle bağlantılı pek çok cümle ve detaylı insan tahlilleri...
Lucky romanı üzerine notlar: Roman, siyah cins bir dobermanın insanların hayatına kattığı güzellikleri anlatıyor. Romanı okurken bütün sahneler gözünüzde canlanıyor, Lucky'nin  yaptıklarına çok güldüm, son kısımda ise ağlayacak kadar duygulandım. Öncelikle söylemeliyim ki romanda pek çok argo kelime var ama hiçbiri beni rahatsız etmedi, o kadar doğal aktarılmıştı.Olaylar Ankara'da geçtiği için bütün mekanlar gözümde canlandı;taksi durağı, Batıkent,vb..
Herkese kitap dolu bir hafta dileğiyle...

31 Ekim 2016 Pazartesi

Neden Battaniye örülür?

Battaniye örmek zevkli ama zahmetli bir iştir. Eğer sizde yıllardır örüyorsanız, rengarenk iplerin cazibesine kapılırsınız ergeç ve kendinizi büyük boyutlarda  battaniyeler örerken bulursunuz, tıpkı benim gibi. Hatta parça ipler bitsin diye başladığınız battaniyeniz bittiğinde daha iki battaniye örecek kadar iple başbaşa bulursunuz kendinizi.
İşte bende geçmiş yıllarda büyük oğlumun TEOG sınavı döneminde böyle iki battaniye bitirdim. Yıllar geçti, bu sefer üniversite sınavına sıra geldi. Ancak görevde yükselme sınavı, taşınma derken battaniye heyecanım bu küçük battaniye ile sınırlı kaldı. Bu battaniye de büyük boyutlarda başlanmışken sınav bitti, oğlum istediği bölümü kazandı, heyecan ve stres bitti.Benim battaniye de yarım kaldı. Yok ben onu yine bitirirdim de, model zorladı.
Böylece TV battaniyesi oldu kendisi. 
Bu battaniyeden kalan iplerde daha önce paylaştığım iki battaniye olma yolunda..