28 Şubat 2011 Pazartesi

Aplike Yastıklar..

Bu yastık kılıflarını küçüğüm için Migros'tan almıştım.Üzerindeki aplikeler hoşuma gitmişti.Ama çok çabuk bozuldular ve kumaşlarında yırtılmalar oldu.Aplikelerini çıkartıp, polardan yastık yaparım diye bir köşeye kaldırmıştım.
Hafta sonu aplikeleri çıkardım ve elimdeki polarlardan yastık diktim.Ancak aslan yırtıldı.Bende baykuş modeli ile aplike çalıştım.Arkalarına cırt cırt diktim.Küçüğüm bayıldı, hotwhells şekinde olanlarından sipariş etti.Aplikeyi ilk defa sevgili Banu'nun bloğunda anlattığı şekilde çalıştım.Desenlerin arkasına yapışkan tela geçirdim.Aslında çok hatam var ama polara çalışmak zor oldu.Umarım bundan sonrakileri daha düzgün yapabilirim.



Not:Mavili baykuş sevgili Tülin ablanın hediyesi.Diktiğimde onun yanına arkadaş oldu.

26 Şubat 2011 Cumartesi

Fosforlu Cevriye

Her ay tiyatroya gittiğimiz güzel bir grubumuz var.Genellikle Devlet tiyatrolarının oyunlarını tercih ediyoruz.Bu ayki oyun Fosforlu Cevriye idi.Aslında bir müzikal.Sevgili Esra biletler tükenmeden bizimkileri almış.Oyunun ilk sezonu olmamasına rağmen bilet bulmak çok zor.Oyunun sahnelendiği Akün sahnesi zevkle döşenmiş, güzel bir tiyatro salonu.Arkadaşlarımızdan biri gelemediği için büyük oğlumda bize katıldı.Küçüğü ise babası ile  Ankara Sanat Tiyatrosu'ndaki çocuk oyununa gitti.Anlayacağınız ailece sanat ağırlıklı bir cumartesi geçirdik.Oğlumla ben oyunu çok beğendik.Biraz uzun gelse de (üç saate yakın sürdü) çok eğlendik.Oyuncular başarılıydı, özellikle Cevriye rolündeki bayanın sesi çok güzeldi.Barba ve Sümbül dudu rolündeki sanatçılar ise adeta döktürdüler.Ankara'da oturan ve oyunu görmeyen bütün arkadaşlara tavsiye ederim.Önümüzdeki ay gideceğimiz oyunu sabırsızlıkla bekliyorum....

23 Şubat 2011 Çarşamba

Yağmur ve Müzik...

Ankara bir kaç gündür yağmurlu ve soğuk.Yağmurlu hava hep hüzünlendirir beni.Canım hiç bir şey yapmak istemez.Hüzünlü müzikler eşliğinde, camdan yağmuru seyrederken bulurum kendimi.Bugün işyerinde öğle arası aynı ruh hali ile Sanem'in bloğunda keşfettiğim müziği dinlerken," tamam "dedim "tam yağmurun sesi"..Ama müzik aldı götürdü beni ve yarısına gelip  hızlandığında, dışarı çıkıp yağmur altında dönerek dansetmek istedim.Üzerimde uzun bir elbise ve kapının önündeki alanda danseden ben...Görenler ne düşünürdü, tahmin etmek hiçte zor değil."Nihayet çıldırttık, zaten bu bayanların işhayatında ne işleri var, otursunlar evlerinde" ya da "kadın işte, ruh hali her an değişebilir bir de ciddi geçinirler"..Bunları düşüneceklerini bile bile ben bu öğlen, bu müzik eşliğinde çılgınca her şeye ve herkese inat, dansetmek istedim...

22 Şubat 2011 Salı

Hediyelerim...

Cumartesi ganimetlerimin en güzel parçasıda, Tülin ablanın benim için hazırladığı bu güzel hediyeler oldu.İnek ve horoz mutfak eşyalarında en çok sevdiğim figürler.Bu yüzden inekli tuzluğa bayıldım.Not defterini Tülin abla kendi hazırlamış..Yüzüğün kesesini  bile süslemiş..
Vintage yüzüğü tekrar çektim.Tamamen el ürünü ve iki düğmenin birleşiminden oluşuyor.Yaratıcılık ve zerafet örneği..Teşekkür ederim ablacığım..

21 Şubat 2011 Pazartesi

Gümüş ve Doğal Taş-Vazgeçilmez İkili...

Üniversite yıllarımda takı takmayı hiç sevmezdim.Çalıştığım ilk yıllarda da bir altın kolyem dışında hiç takım olmadı.Yirmili yaşların sonunda takı takmaktan hoşlanmaya başladım.Özellikle de yüzük.Değişik, gümüş işlemeli ve doğal taşlı yüzükleri takmayı çok seviyorum.Taşların hepsinin anlamını bilmiyorum ama iyileştirici ve sakinleştirici özelliklere inanıyorum.Bunlarda son aldığım yüzüklerim ve lal taşından takımım...



Bu Cumartesi Ben..

Bu cumartesi Tülin ablayla buluştuk.Hava yağmurluydu ama biz çok keyifli saatler geçirdik.Simit Dünyasında saatlerce sohbet ettik.Kızılay'da girmediğimiz tuhafiye dükkanı kalmadı.İpler, kumaşlar, danteller ve boncuklar aldık.Yeni projelerimizi anlattık birbirimize, fikir alışverişinde bulunduk.Öyle çok güldük ki gözümüzden yaş geldi.İnsanın aynı hobileri paylaştığı, anlattığını dinleyen, hayata benzer pencerelerden bakan ve mizah gücü yüksek bir dostunun, bir büyüğünün olması o kadar güzel ki..
Bunlarda cumartesi ganimetlerim..
Fırat ve Altın Volkanı Umut'a aldım.Bu sıralar kitap dayandıramıyorum ona.Saatçi ise ne zamandır almak istediğim bir romandı.
Bravo-Burcu amigurumiler için alındı.Kelebek ipi ise kırmızı kadife iple birlikte atkı örmek için aldım.Daha önce yeğenlerime firkete ile ördüğüm atkılardan yapacağım...
Fransız güpürleri ile Serpil'in lavanta keselerinden hazırlayacağım.Birde yeni aldığım kırmızı yastık kılıflarının yanına dikilecek..
Anneler günü yaklaşıyor.Efe'nin kreş öğretmenleri için gelin şalı örüyorum, ışıltılı iplerden.Biri bitti, diğerine başlanacak.Şalların kenarına örümcek yapmak istemiyordum, bana fazla klasik geliyor.Aslında şal değil etol tarzı yaptıklarım.Kenarlarına geçirmek için böyle bir süs buldum.Bitince resimlerini eklerim..
Kumaşları Bursa Pazarı'ndan aldık.Banu'nun eklediği köpek yastıklardan yapılacak.

Hobbland mağazasından bulduğum parçalar..Bunlardan ise tüllerle broş yapılacak..
Yine gelin şalları için aldığım broşlar..
Bunları eklerken anladım, yapacağım ne çok projem varmış.Yinede  bunları yapmayı hayal etmek bile çok zevkli...


17 Şubat 2011 Perşembe

Yarım Kalan İşler...

Her zaman bir kenarda yarım kalan örgülerim olmuştur benim.Bu battaniyeye evdeki artık iplerin bitmesi için başladım ama  düşündüğümden geniş oldu.Neredeyse çift kişilik bir yatağı örtecek genişlikte.Şu anda yarısını geçtim, çok zevkli bir model.Başka örgülerimin arasında bir kaç sıra örüp bırakıyorum.Ağır olduğu için örmesi gitgide daha zor oluyor.

Çok severek başladığım şal.Uzun süredir bu şekilde bekliyor..Umarım bitirebilirim..


14 Şubat 2011 Pazartesi

Beraberken...

BERABERKEN
Beraberken kıymetini bilmedimdi
Elim ayağımdın sanki zora koştuğum.
Bir yetim şiir kaldı yanımda şimdi,
Kaybetmekten deli gibi korktuğum.
Bir kum saatiyim sensiz geceden gündüze
Altı durmadan üstüne getirilen.
Bu nasıl zaman ki çakılı kalmış güze,
Doğmamış çocukları evlatlık verilen.
İşte böyledir gülüm bazı şeylerin
Hiç hissedilmez varlıkları ama,
Yoklukları bir uçurum kadar derin
Baş döndürür kıyısında nasıl da.
Ey bir hüznü büyüten solgun anne!
Sen de düşün benden sana kalan ne?
Metin Altıok

13 Şubat 2011 Pazar

Anısı Olanlar-III

Bu postla bende anısı olanları ve hikayeleri kısmını bitiriyorum.İşte onlar...
Benim doğduğum eski şehirde insanlar her hafta banyo için hamamlara giderdi..Hamamlar haftanın iki günü bayanlara özel olurdu.O günlerde bayanlar sabahın altısında kalkar,hamama giderdi.Bizde ise ritüel biraz farklı olurdu.Babaannem, annem ve kardeşler her ay öğlene doğru arabayla hamama giderdik.Rahmetli babaannem o şehrin yerlisiydi ve her hamama gittiğinde gümüş tasını hiç unutmazdı, bir de bir kalıp beyaz sabun..Eski kadınlar annelerinden gördükleri seronomiyi tekrarlardı.Hamamda saatlerce kalınırdı.Çocukluğumdan hiç unutmadığım, sıcaktan bunalıp araya çıktığımızda içtiğimiz buz gibi Çamlıca gazozlarıdır.Bu gazozlara hamam gazozu denir, hamam dışında da çok içmezdik.Bizim favorimiz Uludağ gazozuydu ki ,hala en sevdiğim gazozdur.Hamamlarda özel banyo tutulur, bazen havuza gidilirdi.Babaannem yıkanırken o kaynar suya soğuk karıştırmaz, biz nasıl dayandığını anlayamazdık.Hamamdan dönüldüğünde ise en güzeli annemin acele ile yaptığı o güzel yemeklerdi.Yıllar geçti, biz büyüdük, hamama gitmek istemedik.Babaannaem, annemle gitti.Şimdi gitmek istiyorum ama ne mümkün.Eski şehrimi ziyaret ettiğim o kısa sürelerde ne annemle hamama gitmeye fırsat var, ne de babaannem ve kardeşlerim.Herkes bir yere dağılmış, elimizde kalan bizi bağlayan anılar..İşte anılardaki bu hamam tası rahmetli banaanneme ait.Gümüş, oymalı bu tasları  eskiden kız çeyizine koyarlarmış.Bir küçük bilgi daha, eski şehrin eski kadınları bu tasları hamamda kavga ederken de sık sık kullanırmış...

Porselen tabaklarım büyük halamdan.Vefat ettiğinde lisedeydim.İnce zevkleri olan hoş bir kadındı..Bu komposto takımıda yıllar sonra bana kaldı.Ne yazıkki taşınma sırasında büyük kasesi kırıldı.İçim cız etti.Üzerindeki desenler ne kadar ilginç, hepsi farklı bir film karesi gibi...

9 Şubat 2011 Çarşamba

Anısı Olanlar-II

"Sevgi neydi, Neydi sevgi .Sevgi emekti." Emek verdiğimiz her şey, ailemiz, işimiz, arkadaşlıklarımız ve ürettiklerimiz  hepsi sevgi ..Geçmişimiz ve geçmişten bize kalanlar gibi...Hepsinin  yıllar geçtikçe  manevi değerleri artıyor, hepsi ayrı bir hikaye anlatıyor...
Eşimin annesinin kendi dokuduğu Uşak işi yörük kilimi..100 yaşını devirmiştir sanırım..Evlendiğimizde hediye etmişti.Üzerindeki desenlerin anlamlarını hep merak etmişimdir.Bir gün öğreneceğim.

Yine Bulgaristan'dan gelen porselen sürahi..Annemim annanesinden kalma..Narin, kırılgan incecik bir eser..


Babaevinden gelme eski radyo..Çocukluğumdan kalma ne çok anısı var..

8 Şubat 2011 Salı

Eski Değil, Eskimeyen Örgüler...

Tığ ve yünle ilk tanışmam ilkokulun ikinci sınıfında olmuştu.Özendiğim için annem elime bir tığ ve ip verip, zincir çektirmişti.Sonra bunları sarıp, yumak haline getirdiğini hatırlıyorum.Şiş ile tanışmamı ise çok iyi hatırlıyorum.Ablam çok güzel kazaklar örer ve bana vermezdi.Ona kızgınlığımla başladım örgü örmeye.Ne zaman sinirlensem, strese girsem, örgü benim için terapi oldu.İp satan dükkanlarda  gezmek, o renk harmonisinin içinde kaybolmak, örülecekleri hayal edip, örülenlere bakmak, iplere dokunarak hissetmek...Benim için o kadar büyük bir zevk ki..Evde iki dolap dolusu ipim olsa da bu zevkten vazgeçemiyorum.Bir de kitapçılar bana bu zevki, veriyor..İp ve kitap dünyasında kaybolmak...Benim hayatın zorluklarından kaçış yerlerimde buralar sanırım...
Üniversite  yıllarımda ördüğüm kazaklar..O dönemlerde bu modeller çok modaydı..Bu kazağımı da çok severek örmüştüm.
Ablamın ördüğü bir kazak.Kendi bile unutmuştur eminim ama ben yıllardır saklıyorum..
Eşime ördüğüm hırka..Ne delilik..Çok desenli olduğu için fazla giymedi.Bende ona kızıp, bir daha hırka örmedim.
Yine üniversite yıllarında ördüklerimden.Saç örgülü modelere hala bayılıyorum.Ama bu kadar zorunu yaparmıyım, bilemiyorum.

4 Şubat 2011 Cuma

Ödülüm ve Fiyonklu Mim...

Bu güzel ödülü Blogcu arkadaşlarım sevgili Canan ve Güzelce bana  göndermişler.Kendilerine çok teşekkür ediyorum ve bende bu ödülü beni izleyen diğer blogcu arkadaşlarıma gönderiyorum..

Ayrıca bir süre önce Ozi'nin Güncesi blogcu arkadaşım beni mimlemişti..Mim konusu çok sevimli ama benim kızım olmadığı içinde fiyonklu eşyalarım hiç yok.O yüzden internette görüp beğendiğim, kullanırım dediğim  fiyonklu modelleri buraya koymak istedim.

Bende Ozi'nin Güncesi bloğunda en çok fiyonk tülle süslenmiş tshirtü beğendim. Son olarak, bu mim buraya yolu düşen bütün blogcu arkadaşlarıma gitsin diyorum...

1 Şubat 2011 Salı

Örtülerim..

Hafta sonu diktiğim örtülerim. Tüller, eski tüllerimin parçaları. Uçlarındaki Fransız dantellerini bir süre önce almıştım. Dikiş dikmek çok zevkliymiş gerçekten. Hala acemiliğimin izleri var. Mesela ilk yaptıklarımda tülün kenarlarını içe kıvırdım..
 
 
Daha sonra şifonyerin üstündeki tülün kenarlarını overlok yaptım. Böyle daha düzgün oldu. Kurs görmeden yapılan işlerde böyle deneye yanıla oluyor işte..
Not: Abajurun kenarlarını da daha önce boncuklarla süslemiştim.Şimdi onlar içinde projem var...