28 Mart 2012 Çarşamba

Huzurevi Ziyaretimiz ve Huzur...

Gençlerin aynada göremediklerini, yaşlılar bir tuğla parçasında okurlar. - Mevlana

 Geçen Hafta sonu Etimesgut huzurevine yaptığımız ziyareti arkadaşlarım paylaşmıştı.İşlerim yüzünden biraz geç kaldı ama o günü birde benim gözümle görün istedim.Cumartesi öğle  saatlerinde oradaydık.Bildiğiniz gibi Tülin ablanın düzenlediği bir etkinlikti.Elimizde paketlerimizle girdik içeri..
 Teyzelerin ve amcaların isimlerini ne yazık ki hatırlayamıyorum.Sadece onları dinlerken bana hissettirdikleri kaldı aklımda.Bende bu şekilde anlatacağım size, Tülin abla kadar  iyi bir anlatıcı olamasam da..Bu teyzeciğim nur yüzü ve güzel dualarıyla kaldı aklımda.Yüzüne yerleşmiş hüzünlü bir gülümseme ile karşıladı bizi..
Amcacığım cin gibi bakışları ve muhteşem hafızası ile etkiledi beni.90 yaşında ama yıllar ona çok acımasız davranmamış.. 
 Teyzeciğim kapılarda karşıladı bizi, sigara içmek için dışarı kaçmış.Dileğin çok fazla içme uyarısına 'bu yaştan sonra ne farkeder' dedi.
Şükran teyzenin ismini unutmadım, bize sürekli gülümsedi ama o kadar farklı bir alemdeydi ki.. 
 Teyzeciğim kıdemli albay eşi.Orduevinde kalamamış.2 ay önce gelmiş buraya.Oğlunu kaybetmiş,kızı ise Amerika'da.'Teyzeciğim benimde kardeşim orada' dediğimde 'kızıma gavurla evlenme dedim o beni dinlemedi ama şimdi çok mutlu ' dedi.Yatağının kenarında bir gazete, ülke gündemini yakından takip ediyor.'Bu ülke size emanet' dedi sürekli..
 Bu teyzeciğim de farklı bir alemdeydi ne yazık ki.O da evlatlarını kaybetmiş,onu da en çok bu yıkmış..
 Teyzeciğim İstanbul'dan.Hediyemizi kabul etmedi, hiç kimseden hediye kabul etmezmiş.Örgüsünü yanlış örünce ' nazarınız değdi' dedi.Büyük halama çok benziyordu, fiziği ve huyu.Beni çocukluğuma götürdü..
Bu teyzem hep şaka yaptı bize ve her cümlesinde 'size şaka yaptım', 'sakın yanlış anlamayın'dedi..
 Beni ağlatan bu teyzem oldu.90 yaşında, Samsundanmış,çok önce kaybetttiğimiz annaneme benzettim onu.Biz giderken 'gitmeyin biraz daha kalın, ben kızçemi kaybettim, çok severim kızları ' dedi.. 
 Amcam şeker mi şekerdi.Atatürk'ü anlatırken ağlamaklı oldu..
 Bu da  onun köşesi.
Teyzeceğim titreyerek ayakta karşıladı bizi..Kızı küsmüş, hiç aramazmış.Bir evlat annesine nasıl küser, onu aramaz, hiç anlamam, kabul edemem...

 Bizi bu kadar nazik karşılayan teyzem, kızını görse ne yapardı?
 Ah !! bu teyzem, benim hayranım oldu.Sarıldı öptü, ' ne güzelsin ' dedi durdu.'Aman teyzem' dedim 'nerde güzellik'..Moral oldu bana..
  Ne güzel bir çift.Yaşlılığımızda onlar gibi olmak isterim..
 Bu amcama 'yetmiş beş  gösteriyorsun' dedim, 'şaka yapma kızım, doksanım ben' dedi.Ama cansız gözlerine biraz ışık geldi.. 
 Odaları da kendileri gibi güzel ve sıcacık..
 Son olarak Yozgatlı amcam.Birlikte çay içtik, oraları konuştuk..
 Ve günün sonunda dostlarla oturduk..
Böylece Huzurevi ziyaretimizi birde  benim gözümden okudunuz.Yaşlılar için yaptığım küçücük şeyler her zaman benim hayatıma huzur ve mutluluk getirdi.Öncelikle kendi büyüklerimiz olmak üzere, onların dualarına o kadar ihtiyacımız var ki.. ve onlarında bizim aramamıza ve hatırlarını sormamıza..

22 Mart 2012 Perşembe

Runner,Çicekler ve Örgü...

Dikişi zamanla daha çok sevmeye başladım.Yapılacak o kadar çok seçenek var ki.Geçen hafta diktiğim runner..
Dileğin verdiği eski bir perdeden Tülin ablanın direktifleri doğrultusunda diktim.Uç kısımları içeri katladım. 
 Daha küçük bir tanesi köşe sehpama dikildi.
 Uçlarına püskül takacaktım, vazgeçtim.Farklı bir şeyler bulacağım ya da sade kalacak..
 Çicekler bana baharın geldiğini daha çok hissettiriyor.Karanfilime bakmaya doyamıyorum..
Evimde vazgeçilmezim, pencere önünde mutlaka renk renk menekşeler olmalı.

Küçükken annemin çiceklerle konuşması garip gelirdi.Şimdi ben konuşuyorum onlarla..
Bu örgümü bebek battaniyesi olarak başlamıştım, vazgeçtim.Bir tane daha örüp, yastık yapmaya karar verdim. 

21 Mart 2012 Çarşamba

Yardım Etkinlikleri..

Tülin ablanın düzenlediği Huzur Evi etkinliğimize katılmak, bir kalbi ısıtmak,bir dua almak için henüz vaktimiz var. Birlikte olduğumuzu bilmek bizi çok sevindirecek.Etimesgut Huzur Evi ne ziyaretimiz 24/03/2012 Cumartesi Günü Saat 14:30 da.Ve bunlarda işyerinden arkadaşlarımla hazırladıklarımız..
Polardan diz battaniyeleri..
Sevgili Tuğçe'de bize katıldı..
İkinci Etkinliğimiz sevgili Atölye Kedi'nin okulundaki kütüphane için.Küçüğüm birinci sınıfta olduğu için çok fazla kitap ayıramadım.Kitapların bir kısmı işyerimdeki sevdiğim bir arkadaşımdan.Sizde çocuklar için yapılan bu güzel etkinliğimize katılırsanız çok seviniriz...

20 Mart 2012 Salı

Şemçata ve Kırlentlerim..

Ankara'ya bahar nihayet geldi.Hoş önümüzdeki hafta havalar  yine soğuyormuş  ama bu hafta harika başladı.İçimiz ısındı, moralimiz düzeldi.Tek şikayetimiz bahar yorgunluğu, işlerin yoğunluğu  ve soğukalgınlığı.Onlarda umarım kısa sürede geçer.Hafta sonu dikiş perileri bizim evdeydi.Birikmiş ya da yarım kalan bir çok proje bitirildi, bir tek kardeşime yaptığım çanta yarım kaldı.Onu da gelmeden tamamlarım diye düşünüyorum.İlk olarak Tülin ablanın bloğunda paylaştığı bozuk şemsiyelerin kumaşından çanta diktim.
Çantanın kapalı hali..
 Açık hali.İçine diktiğim astar kumaşı biraz kalındı.Bir dahaki sefere daha ince bir kumaş kullanacağım.
 Sapları kafama göre diktim.Hoşuma gitti..
 Kırlentler kardeşim için dikildi.Kumaşını kendisi Amerika'dan göndermişti.Aslında çanta yapacaktım ama kumaşı çok beğendiğini  bildiğim için evine kırlent yaptım.
 Arka kısmını çekmemişim.Açık bej rengi kumaş kullandım ve fermuar diktim..


14 Mart 2012 Çarşamba

Yarım Kalanları Bitiriyorum...

 Bu günlerde yarım kalan işleri bitirme derdindeyim.El işlerim, kitaplarım.En son çok sevdiğim arkadaşlarımın bebeği için bir hurç hazırladım.Daha önce ördüğüm battaniyeler, yelekler bir hurç içinde Tuna Devrim için yola çıktı.Hurca son eklediğim kapı süsü oldu.Aslında kapı süsü Tülin ablanın hediyesi.Ben üzerine mavi kuşları keçeden yaparak ekledim, bir de ponponları.. 

 
El işlerimi yarım bırakmaya alışkınımdır ama bir süredir bir heves başladığım kitaplarımı da yarım bıraktığımı farkettim.Bu nasıl bir ruh hali ise kendime kızdım.Ve bir proğram yapıp tek tek yarım kitaplarımın üçünü bitirdim.
-İlki Hakan Günday'ın Az romanı oldu.Yazar genç kuşaktan ve geniş bir hayran kitlesi var.Kitabı bitirdiğimde romanın konusundan çok yazarın tarzı iz bıraktı bende.Sürekli okuyucuyu irkilten, rahatsız eden,şiddeti en yalın haliyle işleyen, aşırı zeki, Oğuz Atay hayranı genç bir yazar.Roman ise ülke gündemindeki konuları anlatan ancak abartılı tesadüfler içeren  iginç bir romandı.Benim için acı ve baharatı bol bir yemek gibiydi.
-İkincisi Petros Markaris'in Büyük Ortak romanıydı.Polisiye tarzı bir roman ve aynı yazarın okuduğum başka bir romanını paylaşmıştım.Bu romanı ise benim için biraz sıkıcıydı.Çok fazla mekan tarifi vardı ama Yunanistan'ın tarihi ve politik yapısına ilişkin detayları öğrenmek ilginçti.
-Üçüncüsü iki ciltlik bir aşk romanıydı.Bu roman ise benim için vanilyalı puding gibiydi.İz bırakmadı sadece hoş bir tad bıraktı..

12 Mart 2012 Pazartesi

Sabun Süsledim...

Sabunları süslemek şimdiye kadar çok ilgimi çekmemişti.Ancak geçenlerde nette gezerken severek takip ettiğim bir sitede farklı örneklerini gördüm.O akşam ilkini denedim, özellikle örnekteki gibi organze kurdele kullandım.Sitede anlatımı var ama bende kendimce kısa notlar aldım.
1-Sabun olarak Duru'nun 4'lü pakette satılan beyaz el sabunlarını kullandım ve orta kalınlıkta organze kurdeleler..
2-Sabunun kenarlarına 5 iğne, yanlarına 8 iğne ve köşelere bir tane iğne koydum.Resimlerden daha iyi anlaşılıyor.Üst kısmı..
 Arka kısmı..
3-Sitede anlatıldığı gibi kurdeleyi iğneler arasından geçiriyoruz.Ortaya dantel koyabilirsiniz.Ben bir kaç tanesine koydum.
4-Ortasına hazır çiceklerden küçük buketler hazırladım.Burası hayalgücünüze kalmış.. 
 Sarı, pembe ve turuncu kurdele kullandım. 




 Hepsi bir arada.Dekoratif olarak duruşları güzel oldu, ne dersiniz?

9 Mart 2012 Cuma

Ödevimiz Efe Bebek ve Yeni Örgüler..

Dün akşam komşum arayıp, oğlunun bugün için okula bez bebek götürmesi gerektiğinden bahsetti ve yardım istedi.Elimde çorap bebeklerden vardı, onlardan verdim.Komşumun oğlu büyüğümle aynı yaşta ve aynı okulda.Aklıma onunda ödevi olabileceği geldi, kendisi de dershaneden yeni gelmişti.Saat:21:30'da oğluşla aramda geçen diyalog:
-Umutcuğum arkadaşının yarına bebek ödevi varmış, siz yaptınız mı bundan?
-Şeyy anne, ben unutmuşum yarın benimde götürmem gerekiyor.Öğretmen bize yöresel bebek olabileceğini söyledi.
-Oğlum niye daha önce söylemedin?
-Olsun anne, sen yaparsın.Ben sana güveniyorum.(Halbuki daha iyi çalışsın diye beyfendiye biz söyleriz bu cümleyi, o bana sattı.)
Anne  o saatte makine başına geçer.Kafasına göre bebeği çizip, makinede diker.İçini doldurur.Dikerken aklına efe bebek yapmak gelir. Kalın keçeden fes yapar, çevresine iğne oyası diker. 
Yine keçeden pantalon ve yelek dikilir. 
Bir saat sonra efe bebek hazırdır.
En güzeli de oğluş çok beğenir ve annesine sarılarak öper.(Bu kısım çok önemli çünkü bilen bilir 14 yaşında yeni ergen bir erkeğin  annesine sarılarak öpmesi zor bir olaydır.)
Anne yorgun ama mutlu eline örgüsünü alır, biraz da onu dürter.Yelek daha 1,5 yaşındaki başka küçük erkek içindir. 
Sevdiklerimizle mutlu bir haftasonu dileğiyle...