29 Ekim 2010 Cuma

Cumhuriyet Bayramı

Biz bu marşlarla büyüdük...Benimde en sevdiğim marşlardan biridir... Cumhuriyetimizin 87.yılında da bu marştaki ruhu yaşamamız umuduyla bayramınız kutlu olsun...

Cumhuriyetimizin Ellinci Yılı Marşı

Müjdeler var yurdumun toprağına, taşına;
Erdi Cumhuriyetim elli şeref yaşına!
Bu rüzgarla şahlanmış dalga dalga bayrağım;
Başka bir tuğ yaraşmaz Türk’ün özgür başına.

Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu;
Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu...

Yılları bir çığ gibi aşarak hafta hafta,
Koşuyoruz durmadan kadın erkek bir safta...
Elimizde meşale; ilke ilke Atatürk,
Işıklarla donattık ülkeyi her hafta...

Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu;
Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu...

Aynı kandan feyz alır bunca toprak, bunca taş.
Kılıç tutan bilekler, verdi sabanla savaş.
Tekniğin dev nabzında her adım, her dakika,
Çarklarda aynı tempo, yüreklerde aynı marş...

Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu;
Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu...

Biz yürekten bağlıyız elli yıldır bu yola;
“Yurtta barış” ilk hedef, “Cihanda sulh” parola.
Koparamaz hiçbir güç bizi milli birlikten;
Atamızın izinden koşuyoruz kol kola....

Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu;
Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu...

Yaşasın hür ulusum! Soylu gencim, benliğim!
Yaşasın şanlı ordum, sarsılmaz güvenliğim!
Ersin elli yıllarım nice mutlu çağlara;
Örnek olsun cihana devletim, düzenliğim!..

Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu;
Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu...

Bekir Sıtkı ERDOĞAN
(Beste : Necil Kâzım AKSES)

26 Ekim 2010 Salı

Eskilerden Üçüncü Demet

Sanırım bu bölümle birlikte eskileri bitiriyorum....Arşivimin eskiler kısmı tamamlanmış olacak...
Lisede işlediğim buzdolabı örtüsü...Üstünden kaç yıl geçmiş....Annem el işi için zorlamaz, siz dersinizi yapın derdi o yıllarda...Ama ben özenip yapmıştım...O gün bugündür el sanatları benim için vazgeçilmez oldu....(Birde işlediğim etamin seccadeler vardır, bohçada öylece duruyorlar..)


Üniversitede eşime ördüğüm kazaklardan biri...İpi Ankara Tiftikti..Şimdiki markaların aksine hala sapasağlam...O yıllarda erkek arkadaşlara  gizli gizli  kazak, hırka örülürdü..Bunu örerken de yengem " bu sana büyük değilmi?kendine mi örüyorsun  " diye sorup, büyüklerin yanında rezil etmişti beni...Eşime de ne ördüysem o yıllarda ördüm, ondan sonra sıra  ona hiç gelmedi...

Oğluşuma büyük teyzesinin ördüğü yelek...Tam 12 yıl oldu....

                                   

Yine büyüğüme ördüğüm çift taraflı hırka, kazak ve tulum...

Küçüğüme ördüğüm kapşonlu hırka...Modelini bir Alman dergisinin kapağında görmüştüm...

            Bir küçük prensese örüldü...Bana kalsa daha süslerdim ama annesi süslemesini sade istedi...Öyle büyük örmüşüm ki arkadaşım 2,5 yaşına kadar kullandı yeleği...

25 Ekim 2010 Pazartesi

Eskilerden İkinci Demet

Küçük oğlum için ördüğüm süveter...İsteği üzerine üstüne araba deseni yapmıştım...
Sevdiğim bir arkadaşımın kızı için örmüştüm.

Bunun henüz sahibi yok...Kardeşimin kızı olur diye düşünmüştüm ama küçük bir erkeğimiz oldu...



22 Ekim 2010 Cuma

İlk makyaj çantası denemem ve Sürpriz Etiketlerim

Dikiş makinemi aldığım 2 seneyi geçti...Bu süre içinde birbirimiz ile ara ara bakıştık...Ama ben bir türlü
cesaret edip, dikmeyi öğrenemedim..Aslında annem çok güzel dikiş diker, küçükken kıyafetlerimizi (kaban dahil) o dikerdi...O dönemlerde ablam makinede dikmeyi öğrendi ama ben hiç başlayamadım...En sonunda geçen ay bir heves makinemin  başına geçtim. İlk işim Tülin ablamla aldığım kumaştan mutfak perdelerini dikmek oldu...Sırada hep özendiğim kumaş çantalar vardı...Tiryaki'nin bloğunda gördüğüm kumaşlardan alıp, internetten araştırma yaptım...Ve sonuçta ilk makyaj çantası denemem...İçi kırmızı kumaş ama ben acemi olduğum için içinin resmini çekmemişim..Sırada farklı bir tane daha var..


Etiketler Tülin ablamın sürpriz doğum günü hediyesi...Bir süredir düşünüyordum ama o bütün inceliği ile önceden benim için yaptırmış..Uğur böceği logomda unutulmamış...Teşekkür ederim Tülin abla...Hayatımdaki az ve öz insanlardan olduğunu tekrar söylemek istedim sana...

20 Ekim 2010 Çarşamba

Küçük Baykuş...

Baykuş ile ilgili eşyaları çok seven  bir arkadaşım için yaptığım anahtarlık...Hafif şaşı, tombul bir bayan baykuş oldu...Kaynak aldığım sitenin adresi burada...


Etkinlik Hediyem

Hayal Gücü Etkinliğinde Hacer arkadaşımdan gelen hediye kutum...
Birde süpriz hediyem çıktı kutudan...Çok güzel dizayn edilmiş bir kolye...Çok teşekkür ederim Hacer, ikisini de çok beğendim...Ellerine sağlık...

19 Ekim 2010 Salı

Küçük Dokunuşlar ....

Bir süredir ekmek torbası dikmek istiyordum...Hatta kareli kumaşlarımı da aldım...Ama bir türlü fırsat bulamadım...Geçenlerde markette hazır fermuarlı ekmek torbalarından gördüm ...Hem ucuzdu hemde  kullanışlı ..

Çok sade geldiği için elimdeki malzemelerle süsledim..Kare kumaşı alt kısma dikip, yanlara kırmızı kurdele geçirdim.Fermuarın altınada bir parça fisto ve kalpli keçeler..Hepsi yarım saatimi aldı...Farklı sevimli bir havası oldu ya , benim için yeter...

Hayal Gücü Etkinliği-II

Bloğumu açmadığım dönemde de zevkle izlediğim Hayal gücü Etkinliğinün ikincisine  bende katıldım...Farklı malzemelerle bir şeyler üretmek çok zevkliydi...Etkinlikte bana çıkan Güloş ve annesi blogcu arkadaşıma hediyemi gönderdim ama ne yazıkki dün resimlerin olduğu telefonumu evde unuttuğum için resimleri ekleyemedim...Evde de aktarma kablom olmaması sebebiyle bu sabah ekleyebiliyorum...Etkinliği düzenleyen arkadaşlarım Yeteneksizin ve Yeşim'den çok özür dilerim...

Etkinlik için teneke kutu, ip, yapma çicek, taş ve tül kullanılacaktı..İlk aklıma gelen arkadaşımın rahatlıkla kullanabileceği bir kutu yapmak oldu..Ama kutumu biraz farklı seçmek istedim..Bunun için bombeli ve büyük bir zeytin kutusu aldım...

İp olarak kendir ipini kullandım..Bu iple daha önce saksı da kaplamıştım...Taş olarak küçük camları kullandım...Kenarlara altın simli şerit yapıştırdım...Üstünü süslemek için keçe çicek ve kelebekler kullandım..Keçe süslemede en çok sevdiğim malzeme...Sıra kapağa gelmişti...Kapak için lolipu'nun bloğunda yaptığı kapakları örnek aldım...Kalın iki keçeyi yapıştırıp, üstlerine yine ip yapıştırdım ve tutmak için kurdele kullandım...Kapağın kenarlarını da taş ve tül ile süsler yaptım...




Etkinllik arkadaşım alıp, benden önce bloğunda yayınladı...Beğendiğine çok sevindim...İyi günlerde sağlıkla kullansın...Hem yaratıcılığımızı geliştirebileceğimiz hemde bizim gibi hobi düşkünü yeni arkadaşlarla tanışmak çok güzeldi..Etkinliği düzenledikleri için Yeteneksizin ve Yeşim'e çok teşekkürler....

16 Ekim 2010 Cumartesi

Mevlana ve Şems

Mevlana'nın hayatını çoğumuz biliyoruzdur...Benim dönemim özellikle Cüneyt Gökçer'in filmiyle öğrenmiştir. Düşünceleri evrenseldir...Ama Şems'i pek bilmeyiz, sadece kısaca Mevlana'yı etkileyen kişi olarak öğrenmişizdir...En azından ben böyleydim...Ta ki Ahmet Ümit'in Bab-ı Esrar romanını okuyuncaya kadar..Ahmet Ümit'in bütün romanlarını okumuşumdur...Türk edebiyatına polisiye kültürünü getirmiştir, bunu yaparken arka planda sürekli bir konu veya tarihsel bilgiler verir..Yani onun kitapları benim için farklı konulara açılım olur...Mesela Kavim romanında bahsettiği Süryaniler ve sosyal yapıları  çok ilginçtirr...Neyse bu romanda yine çok severek okuduğum bir romanı oldu...Şems karakteri, fakirlerin sultanı olması, prensipleri ve mücadelesi çok hoşuma gitti..
Bu kitaptan sonra Şems'i daha iyi öğrenmek için Elif Şafak'ın Aşk romanını  okudum...Aslında Elif Şafakta özellikle kitabını okuyacağım bir yazar değil benim için...Samimi bulmuyoum ve yeteneğinin fazla abartıldığını düşünüyorum...Bu romanda(her ne kadar yazarın başka kaynaklardan toplama yaptığı iddiaları çıksa da ) yavaş ilerleyen kısımlar ve bazen kopuk anlatımlar vardı...Ama ben Şemsle ilgili bir şeyleri öğrenmek için o kadar hevesliydim ki, çok zevkle okudum....Şimdi sıra Kimya Hatun'a (Şems'in evlendiği Mevlana'nın evlatlığı genç bir kız) gelmişti...
Bıu romanı yine Kimya Hatun'un hayatını öğrenmek için okudum...Sonsuz kitapları çeviri olarak beğenmediğim bir yayınevi...Yanılmamışım, berbat bir çevirisi var..Ayrıca İranlı yazar her ne kadar ödül alsa da abartılı anlatımları, Mevlana'nın felsefesini tam anlatamaması (kitabın son sayfalarında bir iki sayfa ile bu verilmeye çalışılmış) ve yine Mevlana ile Şems'i tanımlamalarını hiç beğenmedim...Sizde diğer romanları okuduktan sonra bunu da merak ediyorum diyorsanız, hiç tavsiye etmem...Diğerlerindeki aldığınız keyfi alamazsınız.. 


14 Ekim 2010 Perşembe

Tek ve Tek başına Türkan

Aslında kitap bir kaç ay önce yayınlandı..Ayşe Kulin'in  eski ve zengin ailelerin hayatlarını mükemmel olarak gösterdiği Veda ve Umut romanlarını okumak beni fazlasıyla rahatsız etmiş ve yazara karşı bir antipati yaratmıştı...Türkan Saylan mücadelesi  ile her zaman hayran olduğum bir Türk kadını oldu...Ama ben onun hayatı ve mücadelesi hakkında çok az şey bildiğimi anladım...Yazarı hakkındaki olumsuz duygularımı bir kenara koydum ve kitabı alıp,  1,5 günde okudum...Kitabın son sayfalarında gözyaşlarımı tutamadım...Türkan Saylan'ın hikayesi en yakın arkadaşına yazdığı mektupları temel alınarak kendi ağzından anlatılmış...Ben çok beğendim...Okumanızı tavsiye ederim...

Not:Romanı bitirdikten sonra cüzzamla ilgili bir araştırma yaptım...Hastalığın 1950-60 yıllarında Anadolu'da bu kadar yaygın olduğunu hiç bilmiyordum...Bizim kuşağımız cüzzam hastalığını BenHur gibi tarihi filmlerde gördü sadece...Ayrıca cüzzamın çok zor bulaşan bir hastalık olduğunu, kuluçka döneminin çok uzun sürmesi sebebiyle göz ve ellerde bozulmalar başladıktan sonra hastaların doktora gittiğini, çoğunun ise ahıra kapatılarak ölüme terkedildiğini kitaptan öğrendim...

13 Ekim 2010 Çarşamba

Herkes dikkat etsin.....

Dün başıma gelen bir olayı sizinle paylaşmak istedim...Aslında bu tarz mailler hepimize gelir...Bazen okumayız, vaktimiz yoktur....Bende bir süredir çok dikkat etmiyordum açıkçası...Her günde karşımıza düzenbaz çıkacak diye hazırolda olamayız ya....Olaydan sonra evde internette araştırınca geçen ay aynı olayın farklı senaryolarının başkalarının başınada geldiğini öğrendim...Bende bu olayı hem sayfamda hemde maille bütün arkadaşlarıma göndermek zorunda olduğumu hissettim.Gelelim olaya....Dün saat 16 civarı eve dönerken, cep telefonum çaldı...Eşimde yanımda ve arabadayız...(Bu arada 10 gün önce de cepten arayıp, jandarmadan olduklarını Hanefi Yerlikaya diye bir suçlunun telefonumu kullandığını söylediler...Bende böyle bir şey olamayacağını hattın kardeşimin üzerine olduğunu ve kendisinin de Amerikada olduğunu söyledim...Tabii arayan numara 0507 ile başlıyordu, biraz şüphelensemde üstünde durmadım...Adımı , şehrimi öğrenip kapadılar..3 gün öncede yine cebime ödemeli bir telefon geldi ve kabul etmedim...Oda 0507 ile başlıyordu..)Neyse telefondaki kişi adımı söyleyip, Ankara Mamak İlçe emniyetinden başkomiser Hakan Yılmaz olduğunu söyledi...Önce cebimden saat 12 de internete bağlanıp, bağlanılmadığını sordu.Hayır deyince son 3 ayda olup olmadığını sordu..Olabileceğini söyleyince organize bir şebekenin hattım üzerinden kimlik bilgilerime ulaştığını, Türkiye'nin değişik illerinden otomatik ödeme ile 16 harcama yapıldığını (20-30 milyarlık), emniyetin bilgi suçları bölümünde bunların tespit edildiğini söyledi...Arka fonda sürekli telsiz sesleri, konuşan kişi konuşmamı engelliyor sert bir polis gibi, notlar alıyor gibi sorular soruyor...Bütün düzenek panikletme üzerine...Benim rengim attı...Eşim telefonu ver diyor, adam direksiyonda korkuyorum...Böyle bir şeyin olmasının zor olduğunu söylediğimde hanfendi bunlar heker(aynen böyle telafuzla)biliyormusunuz siz onu diyip beni azarladı...Beyfendi ben elektronik mühendisiyim dedim, biliyorum tabi, bu devirde kim bilmezki..(Aslında düşse ya jeton, hattım üzerinden kimlik bilgilerime ulaşamaz, benim üzerime değil...Bilgi suçları bölümünde ilçe emniyetindeki komiserin işi ne...Bu sorular sonra akla geliyor..Benim aklıma ilk jandarmanın telefonu ve o suçlu geldi..O konuya bağladım..Adamlardaki psikolojik senaryoya bakın ya...)Şimdi hattınızı açık tutun en yakın Yapı Kredi bankomatına gidin hemen diyince bende şalter attı, eşim çoktan uyanmış meğer...Niye dedim, nerden bileyim sizin o kişi olduğunuzu...Ondan önce bizim nerede olduğumuzu, bankomatın uzaklığınıda sordu..Bende saf saf söyledim..Neyse bankomata gidin oradan yapacağımız işlemlerle otomatik talimatı kaldıracağız dedi...Ben en yakın emniyete gidiyorum, oraya bu bilgiyi gönderin dedim...Adam bana bağırmazmı?Bu telefon savcılıktan dinleniyor, önce işlemleri yapın oradan dökümanları emniyete götürün yoksa bütün faturaları işleme koyarım diye tehdit ediyor..Bak anlatırken bile kızıyorum...Uyanmışsın artık, azarlasana şunları..Adam birde pişkince tehdit ediyor...İnanılmaz bir rol  yeteneği...Hayır dedim gidiyorum ben emniyete, o sırada ya ben kapattım ya da umudu kesip onlar....Hemen Mamak Emniyetini aradım...Çıkan bayan hemen yok bizde öyle kişi, dolandırıcılar dedi, ben ısrar edince hergün 100 şikayet alıyoruz, polis cepten vatandaşı asla aramaz diye birde ondan azarı yedim...Gülüyorum şimdi kardeşim siz yapmadınızmı bizi böyle korkak...Ben ki cesurumdur, eğer olacakları tahmin ediyorsam polise de hakkımı ararım...Neyse geldik internetten numaraların Amerikadaki sunucular üzerinden arama yapılan şüpheli telefonlar olduğunu öğrendik..Birde Milliyetin okur bölümünde aynı olayın aynı komiser ismi söylenerek başka insanlarada yapıldığını...Yazan bayan benden önce uyanmış ama biri bankomata kadar gitmiş..Bu kısmı eşimde bende sonradan merak etmiştik..Meğersem oradan kendilerine talimatla para gönderdiyorlarmış...Yuh dedim...O kişide niye diye sorunca savcılık söyledi diyorlarmış...Oda orada uyanıp işlemi kesmiş...Kendi kendime sevindim, o noktaya gidecek kadar aptal yerine konmamışım diyede....Yok ya hala kızgınım, dedim ya bunca yıldır Büyükşehirde yaşıyorum...Teknik bir işim var, pratik ve mantıklı davrandığımı düşünürümki öyledir...Ama boş anında çuvallayabiliyormuşsun...Size önerim dikkatli olun...Ben o bayanın mailini görseydim en baştan anlardım da cahil yada çok panikleyebilen annem gibi insanlar bu kişiler için çok kolay avlar...Bu başıma gelenleri sizde tanıdıklarınıza anlatın lütfen...Umarım sizler yaşamazsınız....

11 Ekim 2010 Pazartesi

Biraz da Polisiye...

En son okuduğum kitap...Yazarın aynı isimli romanından  çekilen Kemik kolleksiyoncusu filmini çok beğenmiştim..Bu kitapta daha çok krimonoloji üzerine...Son sıralar çok moda olan mide bulandırıcı şiddet tasvirleri yok..Olayı ve katili kitabın başında  öğrendiğinizi düşünüyorsunuz ancak ilerledikçe  süprizlerle olayların akışı değişiyor...Ben çok beğendim, senaryoda zekice kurgulanmıştı... 

Ördüğüm Şallar-1

Ne çok şal örmüşüm...Örmesini çok seviyorum, örnek ne kadar ajurlu ise zor bir matematik problemi çözmek kadar zevk veriyor bana..Ama çok kullandığımı söyleyemem...Sevdiğim insanları yada yaşlı birini ısıttığını bilmek daha çok mutlu ediyor beni..

Gail.Şal: Zor bir modeldi..Altınörgü forumda birlikte ördük...

Bu ipi çok sevmiştim..Kolay bir model...10 sıra düz, 10 sıra selanik...

Altınörgü forumun düzenlediği Zonguldak yaşlılar evinde ki bir teyzeye gitti..Aslında tunus işinden bir tane daha örmüştüm..Onun resmini çekmemişim....

Yine forumun bayram etkinliğinde Tülin ablama ördüğüm Eliana şal..Çok zevklli bir modeldi, birde çok sevdiğin bir insana gidince çok hızlı bitti....

Sevgili Kutsev bloğunda açıklamıştı bu örneği..O kadar güzel anlatmıştı ki, tığla olmasına rağmen çok kolay oldu...Bu renkle Amerika'daki kızkardeşime, başka bir renkle de ablama ördüm...Tekrar teşekkür ederim Kutsev....

Forumun düzenlediği Yılbaşı etkinliğinde Fulya'ya örmüştüm....En çok sevdiğim renkleri kullandım...

7 Ekim 2010 Perşembe

Eskilerden bir demet

Bu çalışmaları da çok önceleri yapmıştım...Bloğumda da yer alsın istedim...

Yine plastik görünümünü sevmediğim bir eşyam...Asıl amacım kumaşlarla süslemekti ama böyle daha kullanışlı oldu...


Yeşil renkli eski bir plastik saksıydı...Kahverengi ahşap boyasıyla 2 kat boyayıp, kabartma kısımlarını yaldızladım...Dışarıda kullanıldığıı halde hiç bir şey olmadı...
Annemim bodrumunda duran eski bir alimünyum tencere, yine ahşap boyasıyla boyanıp, üsütüne dekopaj yapıldı...İçinde sabunlarımla banyoda yerini aldı.....


Kutu kaplama-2

Değişik zamanlarda kapladığım kutular....
Leke çıkarıcının kutusuydu...Biraz süsledim, makinemin üstüne koydum...


Deterjan kutumda çok fazla plastik duruyordu, onu da kumaşla kapladım....


Bir plastik kutu daha...Selpak kağıt havlu kutusuydu..Çevresine kağıt yapıştırıp, üstünüde kurdele,deniz kabuğu ve incilerle süsledim...Plastik eşyalar hoşuma gidiyor, çünkü kırılmadıkları için kullanımları pratik...(Özellikle 2 erkek çocuğunun yaşadığı bir evde)..Ama görünümlerini sevmiyorum, bu  yüzden ya boyuyorum ya da bu şekilde süslüyorum...

6 Ekim 2010 Çarşamba

Ateşböceğimin örgüleri-I

Ateş böceği kızkardeşimin oğlunun lakabı, annesi ona kıpırdak recai de diyor, yaramaz 5 aylık emeklemeye başladı...Teyzesi onun doğumu için 21 saat yolculuktan sonra Amerika'ya gitti...Büyüyünce söyleyeceğim "senin için okyanusları aştım"...Ama şuna bir baksanıza, ben bunu nasıl seveyim....


Bunlarda ona ördüklerimden bazıları....



5 Ekim 2010 Salı

Kitap ayıraçları

Kitapları sevdiğim kadar , kitap ayıraçlarını kullanmayı ve yapmayı çok seviyorum...Arkadaşlarıma ve yardım kermeslerine yaptığım ayıraçlardan bazıları....



Hoş geldin bebek, yaşamak sırası sende...

Yunus Emre bebeğe gidenler...



4 Ekim 2010 Pazartesi

Çay Poşetleri nerede saklanır?

Çok severek boyamıştım...Böyle esprili ve hikayesi olan şeyler yapmaya bayılıyorum...

Kaşıklık mı desek?

Mutfakta hayvan figürlerine bayılıyorum...İnek, tavuk...Bu kaşıklıkta inek fügürünü kabartma yaparak çalıştım...

Yanındaki Ekmek makinem çizilmişti..Onunda çizik kısımlarını keçe ile kapattım...

2 Ekim 2010 Cumartesi

Oyuncak Bebekler

Ördüğüm oyuncak bebeklerden...
Goncagül....

Alican...





 Tülin ablanın düzenlediği Lösev Etkinliğinde küçük bir kıza gitti, sanırım o bir isim vermiştir...