30 Ekim 2011 Pazar

Abajurun Geri dönüşümü....

Eski abajurumu yaklaşık 10 sene önce YKM'den almıştım.O zamanlar hoşuma gitmişti ama sonra bir kenara atıldı.Elden çıkarmaya da kıyamadım.Geçen ay yabancı bir dergide işlemeden bu büyüklükte yapılan bir abajur gözüme çarptı ve gözüm kenarda duran abajura gitti.Elimdeki işlemeli eski örtülere baktım sonunda dantele karar verdim.Danteli çok severim ama örmeyi bilmiyorum ne yazık ki.Annem gözlerimiz daha çok bozulmasın diye elimize vermedi, aslında dersimizden kalmayalım diye hiç bir şey yaptırmazdı anneciğim.
 
Sonunda hazır bir şeyler kullanmaya karar verdim.Biri ince süetten eski bir kumaş, diğeri hazır fiskos masası örtülerinden .
Abajur iskeletini Suluhan'dan 12TL'ye aldım.
Gazete kağıdından kalıp çıkarıp, kumaş ve dantelden altı parça kestim, dikiş payını vererek tabii..
Bu altı parçayı makinede diktim ve dikiş yerlerinden ütüleyip, silikonla demir iskelete geçirdim.

En son olarak Karademir'lerden aldığım harcı abajur kenarına geçirdim.Bu harcın metresi de 7TL civarındaydı.1,5 metreye yakın gitti.Böylece toplam olarak 20-25 TL arası abajur yeniledim.Amacım vintage tarzı bir abajur yapmaktı, olmuş mu sizce?

27 Ekim 2011 Perşembe

Günler Geçiyor...

Günler geçiyor, hayat devam ediyor, keyifsiz, tatsız.Havalarda yardım ediyor.Elime  işimi alıyorum, bir süre sonra  bırakıyorum, sonra yenisine başlıyorum.Hem çok şey yapmak istiyorum, hem de hiçbir şey.Dün işyerimden çok genç bir arkadaşımın böbrek kanserine yakalandığını öğrendim.Daha bir senelik memur, altı aylıkta evli.İnşallah tedaviye cevap verir ve düzelir.
Ne zaman çok sıkılsam ve üzülsem yeni bir örgü başlarım ben (Bazen o da fayda etmiyor).Bıraksalar saatlerce örerim.Yine o moda girdim bu aralar.Ama tek örgüyle yetinemiyorum.Bir onu örüyorum bir başkasına başlıyorum.Ne zaman mı? Bütün işlerim bittikten sonra, o da akşam 9 civarı ancak oluyor.Ne kadar yorgun olsam da örgü beni dinlendiriyor.Bunlardan ilki bebek battaniyesi.Modelini AnneKaz'ın bloğunda görmüştüm.

Uzun süredir özlemle beklenen bir bebek için örüyorum.Uzun yıllardır hayatımızda olan çok sevdiğim sıcak yürekli arkadaşlarımın bebeği gelecek.Onların ilk çocuğu ve bize torun geliyor diye şaka yapıyoruz eşimle.İnşallah sağlıkla dünyaya gelir,hayatımıza bir ışık getirir.
İkinci örgüm eşime başladığım mont.Garibim beş senedir bekliyordu, oğluşlarımdan sıra ancak ona geldi.Başladığımı görünce çocuk gibi sevindi.Şaşırdım, bu erkekler hiç büyümüyorlar değil mi? 

25 Ekim 2011 Salı

Van Depremini Unutmamak...

Pazar günü televizyonda depremi ilk haber verdiklerinde pek çok kişi  gibi ben de inanamadım.Ama saatler ilerledikçe her şey daha kötüye gitti. Önce Terör olayları, sonra savaş alanına dönen otoyollar ve en sonunda Van'daki deprem."Bu ülkede içimizin ağlamadığı bir günümüz olmayacak mı?" diye düşünmekteyim kaç gündür.Yine de Yunus'u da ilk kurtardıklarında  çok sevindim, omuzunda ölü birinin eliyle saatlerce kurtarılmayı bekledi Yunus.Depreme internetkafe 'de yakalanmış.Bugün O'nun iç kanamadan ambulansta öldüğünü duyunca bir anda gözyalarına boğuldum.Allah bütün ölenlere rahmet eylesin ama Yunus beynimde bir yerde Van depremiyle birlikte çakıldı kaldı.Üzgünüm ve çok kızgınım.O insanlar depremden ölmedi.Onlar para peşinde, rant peşinde koşan aç ve cahil insanların yaptıkları binaların altında kaldılar.Tabii o binaların denetimini yapmayan ve izin veren yetkililerde en az onlar kadar suçlular.Ne acıdır, vicdanın parayla satın alındığı bir çağda yaşıyoruz..

18 Ekim 2011 Salı

Koltuk Takımım Nihayet Tamamlandı....

Geçen pazar günü dikiş günümdü.Ne zamandır aklımda olan kırlentleri diktim.Koltukları döşediğim kumaştan bulamadım, çicekli olanı vardı, ondan aldım.Önce içlerini boncuk elyafla doldurdum.Tek kişilik koltuklar için 35*55 ebatında iki tane uzun kırlent diktim.


Diğerleri 45*45 ebatında kare oldu.
Kapama yerlerine çıtçıt yaptıracaktım, Kızılay'a inmek zor geldi.Kendimce pratik bir çözüm buldum.
İç kısımlara düğme dikip, kalın iple brit yaptım.Böyle de oldu gibi.

Koltuğa asılan TV kumandalığımın rengi pembe idi.Onu örnek alıp, koltuk kumaşından bir tane diktim.Böylece takım tamamlandı.Sıra altın yaldızlı objelerin renginin değiştirilmesi var.Aslında kafamdakileri yapmak için benim çoook zamana ihtiyacım var...))

17 Ekim 2011 Pazartesi

Kitaplar ve Boyamalarla Bir Cumartesi..

Yine koşturmalarla dolu bir cumartesiydi.Büyüğümün diş doktoru randevusunu beklerken, yarım saat bir kaçamak yapıp, Tülin ablayla Sevda'ya uğradık.Ne zamandır merak ettiğim kursunu da gördüm böylece.Daha sonra eşimi kandırıp, Batıkent yollarına düştük.Amacım Hobivakti'nin ahşap malzemelerini aldığı Bedayi'ye gitmekti.Ne yazık ki ne Ulus'ta ne de Suluhan'da boyamak için istediğim malzemeleri bulamıyorum.Bulduklarıma ise pahalı fiyatlar veriliyor.(Kızılay'daki ahşap malzeme satanları söylemiyorum bile). Bedayi Batıkent'te Gersan sanayi sitesinde.Hobivakti o kadar güzel tarif etmişki, aramamıza gerek kalmadı..Dükkanın sahibi Ahmet bey ve Oya hanım yaptıkları tasarımları gösterdi.Tek kelime ile harika tasarımlar.Ne yazık ki internet sitelerinde bunların küçük bir kısmı yer alıyor.Eğer bu tarz objelerle uğraşıyorsanız  Bedayi çok iyi bir adres.
Sıra oradan aldıklarımda..Hediye olarak boyayacağım seramik objeler..
 

Ahşap objeleri çekmeyi unutmuşum ama onların sitesinden ekliyorum resimleri..



 Hafta sonunda bizim ailenin seçtiği kitaplar..

 Hüsnü Arkan'ın bestelerin bayılırım ama yazar kimliğini bilmiyordum. Kitabın içinde hediye olarak Hüsnü Arkan'ın yeni şarkısını CD'si de var.

Büyüğümün seçtiği roman.CNBC'de dizi film olarakta yayınlanıyormuş.
Küçüğüm seçim şansını her zaman olduğu gibi Hotwheels arabalardan kullandı.O kadar çok arabası olsa da doyamıyor arabaya ve hepsini tek tek biliyor.
Ve yeni bir hafta başlıyor.Benimki Hüsnü Arkan'ın çok sevdiğim bir şarkısı ile başladı, sizinki de hoş bir ezgiye başlasın ve devam etsin......

14 Ekim 2011 Cuma

İlginç Mekanlar-I...

Mekan : İtalyan Restoranı  Phoenix-Amerika
Zaman : Mayıs-2010
              'Baba' ve 'Bir Zamanlar Amerika' filmlerinin bir sahnesindeymiş gibi hissettim orada.Duvarlarında Amerika'ya İtalya'dan göçeden ilk göçmenlerin resimleri ile dolu rengarenk bir yerdi.


Restorantta deniz mahsullerinden yapılan soslu makarna ve tramisu yedik.Tramisu derin bir cam kapta sunuldu.Şarapları İtalya'daki kendi bağlarından yapılmış ama ben pek beğenmedim.

Amerika'ya gitme nedeni Ateşböceğim bu resimde bir haftalık.
Not:Nevinciğim bu restoranın adı neydi?Düşündüm ama bir türlü hatırlayamadım..

13 Ekim 2011 Perşembe

Kapşonlu Erkek Çocuk Hırkası...

Büyüğüme bir kaç sene önce ördüğüm kapşonlu hırka.Çok fazla giymedi, Efe'ye kaldı.Dün bir arkadaşıma örnek olarak getirdim.Bloğuma da koymak istedim.Erkek çocuklarına model bulmak zor oluyor.Hem model hem de renkler sınırlı.Bu ip Bravo'unu akıllı iplerinden.
.
4 numara şişle 9-10 yaş için örüldü.Arkası 78 sayı başladım.Önleri 40 sayı.Kapşon için ilmek aldım.Yapmak isteyenler için detaylı resimlerini çektim.

Arkası..
Reglan kol kısmı.
Not:Eşim o zaman kendisine de böyle bir hırka istedi.İplerini Eskişehir'den annem aldı.Sonuç olarak hala örülmedi.Her sene niyetleniyorum ama cüzzesinden dolayı gözüm yemiyor..)

12 Ekim 2011 Çarşamba

Değişik Tatlar...

Bizim evde  madensuyunun sade ve meyveli çeşitleri çok tüketilir.Geçen yaz Alaşehir'de Sarıkız madensuyunun kahveli çeşidine rastladık.Kahveyi çok seven eşimin ve Efe'nin çok hoşuna gitti.Ben her daim sadesini tercih ediyorum ve bence  en güzel sade soda Beypazarı'nın.Diğerleri fazla asitli geliyor.
Messir lokumu macunundan daha kolay yeniyor, ağıza yapışmıyor.Diğeri yine ilk defa denediğimiz Tariş'in üzümlü ve fındıklı lokumu.Tariş'in temizlik ürünleri hariç diğer ürünlerini beğeniyoruz.En azından pek çok markadan daha güvenilir.Eskiden Vakıflar markası vardı, o da şimdi özelleşti.Güzelim Vakıflar sızma zeytinyağı anılarda kaldı. 
Tülin abla hatırlatınca aklıma geldi.Bu çayları yazmayı unutmuşum.Mesir macununun bitki çayı bunlar.İçinde bir çok baharat var.Bu çayı ve lokumları Tariş'in mağazasından almıştık.

10 Ekim 2011 Pazartesi

Lif Örmek Üzerine...

Başlık pek felsefi oldu ama renk renk lif örmek, bana terapi gibi geliyor bu sıralar.Daha önceki postta Nermin hanım lif örerken köşelerin nasıl yapıldığını sormuştu.Ben de ancak resimleyebildim.Çok fazla lif çeşidi örebilen biri değilim.Ördüklerimin çoğunu da sevgili Kutsev sayesinde öğrendim. O'nun bloğunda açıklamalı pek çok model bulabilirsiniz.Ayrıca Çiceğin ve Marifetane'nin bloğunda da açıklamalı güzel  lif modelleri var.




Elma Kokulu Bir Haftasonu ...

Geçen haftalarda üst üste  kilolarca elma hediye geldi bize.Sultan abla Malatya'dan kendi bahçesinden toplamış, Sümbül'de annesinin Konya'daki bahçesinden getirdi.Bir baktım 10 kiloya yakın elma.Domatesler için mutfakta küçük bir atölye oluşturmuşken, bu elmaları da hazırladım.
Ne yaparım diye epey düşündüm.En sonunda bir kısmını rondodan geçirdim, bir kısmını daha iri doğradım,şekerle kaynattım.Bir çeşit marmelat oldular.Uzun süre bozulmadan dursunlar diye ısıttığım şişelere koyup, 1-2 gün ters beklettim.Amacım marmelat olarak tüketmek değildi, elmalı kurabiyelere ya da turtalara koyarım diye düşündüm.Laf arasında eşim çok sever elmalı kurabiyeyi.
İyi de yapmışım.Dün akşam Efe'nin beslenmesine elmalı kurabiye hazırlarken çok pratik oldu.Tarif Emine Beder'in yemek kitabından.İsmi 'Elmalı Toppare'.Kurabiyeler piştikten sonra önceden yaptığınız şerbette biraz bekletip, hindistan cevizine buluyorsunuz.Hımmm...Harika bir şey oldu.Tavsiye ederim. 
Hafta sonu akşamüstü bizim lojmandan bir manzara.Bana eli hatırlattı.Her zaman üzerimizde iyilik ve sevgi dolu bir eli hissetmemiz dileğiyle, herkese güzel haftalar..