27 Kasım 2012 Salı

Cem Adrian ve İnsan İnsan...

Cem Adrian'ı  ilk defa bir dostun tavsiyesi ile dinledim.Daha önce ismini duymuşluğum vardı ama kendisinin  şarkılarından çok skandalları ile gündemde, yeni türeme popçulardan olduğunu düşünmüştüm.Ne kadar haksızlık etmişim.Güçlü bir sesi ve yorumu var.Diğer parçalarını da çok beğendim ama en çok Fazıl Say'ın bestesi bu güzel eserin yorumunu sevdim.Şu anda da dinliyorum ve soruyorum kendime
 'Sahi Nedir İnsan?'
 

23 Kasım 2012 Cuma

Serebral Palsili Çocuklar İçin..


Ne güzel bir çocuk değil mi?Ne güzel gülümsemiş,hayat dolu.Halbuki ne zor bir yaşantısı var ve büyüdükçe de düzelmeyecek.Bunu bilerek bu resme bakarken kendimi ona daha yakın buluyorum.

Bu hastalığın adını daha önce hiç duymamıştım. Tülin abla sayesinde öğrendim ve bu sefer yardımlarımızı bu özel çocuklara yönlendirdik.Etkinliğimizle ilgili bilgileri sevgili Tülin abla'nın bloğunda bulabilirsiniz.Yardım etmek bizi mutlu ediyor, yanımızda olursanız daha çok mutlu oluruz.

10 Kasım 2012 Cumartesi

Duck Kumaşından Duş Perdesi ve Diğerleri..

Bayramdan öncesi postumda bahsettiğim banyo takımımı paylaşmak istiyorum sizlerle.Bu kuşlu kumaşları banyoma duş perdesi yapmak için seçtim.Alt kısımdaki naylon perdeye çok para verdiğim halde çabuk eskidi.Aklıma Amerika'da kardeşimin evinde gördüğüm duş perdeleri geldi.Alt kısımda naylon üst kısımdada böyle keten bir kumaştan perde yapılmıştı.Bende aynı yöntemle bu perdeyi diktim.
 
Askıya bağlamak için küçük bağcıklar geçirdim.
 
Kumaşın kalanından çamaşır makinesinin üstüne de kare bir örtü diktim.
Küçük dolabın üstüne de dikdörtgen bir örtü dikerek, takımı tamamladım.
Burası banyonun bir köşesi.Lojmandan oturduğum için, banyoda duran eski dolapları çıkararak, eşime iki tane raf koydurdum.Şimdi ara ara bu kutuları değiştiriyorum.
Not:Yarın bir haftalığına eğitim için Antalya'ya gidiyorum.Herkese güzel bir hafta dileklerimle.Dostlukla kalın..


9 Kasım 2012 Cuma

Dükkan Pati...

Sevgili Nilgün hanım geçen haftalarda güzel bir blog açtı.Bloğun ismi Dükkan Pati.Bu blogtan satın aldığınız ürünlerin parası sokak hayvanlarının barınağındaki hayvan dostlarımızın bakımı için kullanılıyor.Canı gönülden desteklediğim bu etkinliğe ben de bir şalımla katıldım.Fırsat buldukçada  destek olmaya devam etmek istiyorum.
Şunlara bir bakarmısınız.

(Resimler Dükkan Pati bloğundan alınmıştır.)

Bunlara yürek dayanır mı? Köpeklerden korkarım ama çok severim.Kedilerle aramda mesafe vardır ama yavrularına dayanamam.Evde bakılan hayvanlara gıpta ederim, keşke bütün insanlarda bu standartta yaşasa derim.Bunlar benim içten duygularım, sizlere ters gelebilir.Ama barınakta olsun ya da sokakta kalan bir canlıya yardım etmemeyi düşünemem.İnsanlar varken, hayvanlara ne olursa olsun asla diyemem.Onlar bizim hayatımızın renkleri, bu dünya denilen gezegeni paylaştığımız dostlarımız.Sadece bizde destek olalım ne dersiniz....
(Not: Bu yazımı her hafta cuma günleri, marketten aldığı yiyecekler ile dolu  torba ve sırt çantasını  40 kg'luk bedenine yükleyerek, Gölbaşı Hayvan Barınağına taşıyan Gülten ablaya gönderiyorum.Selamlar Olsun...)

5 Kasım 2012 Pazartesi

Ütü Kılıfı Yenilendi, Yeni Oyuncaklar Dikildi..

Bayram öncesi yaptıklarımı unutmadan eklemek istedim.İlk olarak ütü kılıfını yeniledim.Evde olan duck kumaşından, eski kılıfın ölçülerinde kestim.Kenarlarını  kıvırarak eski kılıfın üstüne diktim. Böylece altına elyaf koymama gerek kalmadı.

 
İkincisi Yine Kıvanç bebek için diktiğim oyuncaklar.Bu oyuncakları dikmeyi seviyorum.Bebekler için çok sağlıklı bence.



1 Kasım 2012 Perşembe

Bayram Sonrası...

Bu bayramı biz Altınoluk'ta annemlerle kutladık.Annem babam olmadan bayramın bayram olduğunu anlamıyorum ki ben.Onların yanında olmak sadece yapılması zorunlu bir görev değil benim için.Nasıl onlar bizimle mutlu oluyorsa, ben de onlarla hasret gideriyorum.Çocuklarımın onlarla daha çok vakit geçirmesini, onların değerini öğrenmesini istiyorum.Biz böyle büyüdük, onlarda öğrensin. Onların mutluluğu ve çocuklarımın mutluluğundan daha önemli ne olabilir ki hayatta...
Altınoluk bu mevsimde daha güzel göründü gözüme.Dallardan mandalina toplayıp, yemek harikaydı..
Zeytinler de olmuş, toplanmayı bekliyor.Annem bir kısmını bizim için toplamış.Eşimle biraz daha topladık bizde..
 
Bahçemiz küçük ama içinde neler yok ki.İki mandalina, bir portakal, birde limon ağacı,çeşit çeşit çicek,yanlarda hem siyah hemde beyaz üzüm asması.Burası bahçe girişi..
Portakallar henüz tam olmamış..

Bu çiceği ilk defa orada gördüm.Ne kadar güzel değil mi?

Rengi harika.Annem önümüzdeki bahar pembe renkli olanını da dikeceğini söyledi..
Bahçeden çıkalım, yolu geçip, deniz kenarına gelelim.Hava biraz serin olsa da güzeldi.Son gün lodos dolayısıyla fırtına vardı.Deniz kenarında bir kaç kişi ve boş masalar..
O dalgada balık tutmaya çalışanları unutmayalım..
Koyun ucunda Erbakan'ın evi var.Deniz kenarında kocaman bir arazi. 
Bu evde tam deniz kenarında
Şimdi tekrar siteye dönelim.Yolu geçerken Kaz dağının manzarası.

Site neredeyse bomboş.Bir kaç yazlıkçı kalmış.Evler kapalı ama güz gülleri bütün güzellikleri ile açmış.İnsanın çok olmadığı yerde huzur var.
Kuşları çok seven Orhan amcanın evi.Duvardaki bütün kuşları o boyamış.Resimde çıkmamış ama uydu anteninde ve bacada bile kuş resimleri vardı.

Çicekler heryerden gülümsüyor bize.

Annemin sardunyeleri  renk renk..
Duvarda son kalan kurutmalar.Bizimkileri geçen geldiğimizde almıştık.
Ve mandalina hasatımız.Elimiz kolumuz yani arabamız dolu geldik oralardan.
Altınoluktan dönmek pek zor geldi bana.Tatilden sonra işe başlamakta.Çok sıkıldığımda bu resimler moral olur artık..