Günaydın...Bugün soğuk ama aydınlık bir gün, güzel bir sabah. Çayımı içip, nette dolaşırken, aklıma kitap grubumuzda okuduğumuz romanı paylaşmak geldi. Yaklaşık 8 aydır 7 kişilik bir kitap grubumuz var. Her ay birimizin seçtiği romanı okuyup, tartışıyoruz. Kitabı seçen arkadaşımız sadece kitabı değil yazar hakkında da araştırma yapıp, bilgilerini bizle paylaşıyor. Geçen ay sıra benim seçimim olan Bülbülü Öldürmek romanındaydı. Hep okumak istediğim ama bir türlü listeme alamadığım bir romanı böylece okumuş oldum. Sanırım romanı pek çoğumuz duymuştur, küçük bir çocuğun gözünden 1950'li yıllarda Amerika'nın güneyinde hayali küçük bir kasabadaki yaşamı ve ırkçılığı anlatan bu roman, bence her zaman bir klasik olarak kalacak.
Romanın konusundan daha fazla bahsetmeyeceğim, ama yazarıyla ilgili biraz bilgi verebilirim.Yazarın erkek olduğunu düşünürdüm ama aslında beyaz bir bayan. Kendi çocukluğundan esinlendiği roman onun yazdığı ilk ve tek kitap. Daha sonra da bir roman daha yazmış ama bastırmamış. Annesi o küçükken manik depresif hastalığı sebebiyle sürekli kliniklerde kalmış ve avukat olan babası tarafından büyütülmüş. Romandaki arkadaşı olan Dill karakteri aslında ünlü bir yazar olan çocukluk arkadaşı Truman Capote (not: Kitapseverler onu Tiffany'de Kahvaltı kitabından hatırlayabilir). Kitap filme çekildiğinde babası rolünde oynanayan Gregory Peck o kadar başarılı oluyor ki, o yıl en iyi erkek aktör oskarını almış.Yazar da onun babasını başarıyla oynamasından dolayı yine babasına ait bir saati ünlü oyuncuya vermiş.
Böyle güzel bir kitabı okuduktan sonra grup arkadaşlarıma bir hatıra hazırlamak istedim. Kitaba ilişkin iki resmi birbirine arkalı önlü yapıştırıp, laminasyon cihazından geçirdim. Kitap ayraçlarımı hazırladıktan sonra uçlarına madeni objeler taktım.
Arka kısım..
Aslında sevdiğim diğer kitaplarım için de bu tarz ayraçlar yapabilirim, keşke daha çok vaktim olsa. Kitaplarla dolu aydınlık bir gün dileğiyle...