Eskişehir doğduğum, büyüdüğüm şehir...Bir tarafım yerli (yani manav), diğer tarafım Bulgaristan göçmeni (yani muhacir)... İki farklı kültürün yaşandığı bir evde, Tatar, Çerkez,Gürcü ve Yörük kültürünün harmanlandığı bu şehirde büyüdüm ben...Eskişehir denince akla Tatarlar ve çiğbörek gelir..Aslında yerli halkı Manavlardır ve en önemli hamurişi haşhaşlı gözlemedir...Eskişehir'in ilk yerleşimi Odunpazarı semtidir..Akarbaşı bu semtin hemen yanında yer alır....Bir zamanlar büyükdedelerimin yaşadığı semt...İki katlı, büyük bahçeli bir ev....
İsmet İnönü Caddesi, şehrin ana caddelerinden...
İstasyon caddesi, Tren Garının olduğu eski cadde...
Köprübaşı, şehrin merkezi Porsuk nehrinin hemen yanında...
Kurşunlu Camii, Odunpazarı semtinde şehrin en eski ve en büyük camii..Benim ailem için önemi büyük eski bir Mevlevihane....
Madam Tadia oteli...Eski resimlerde yer alıyor ama ben büyüklerimden hiç duymadım...
Muttalip caddesi, şehrin aşağı kısımları, Göçmenlerin ve Tatarların ilk yerleştikleri bölge...
Odunpazarı semti ve Bademlik tepesi....
Sıcak Sular, şehrin merkezi ve hamamların olduğu bölge....
Vişnelik Mahallesi , küçükken pikniğe giderdik...O kadar güzel bahçeler vardı ki...
Yalaman Adası, Adalar bölgesi....Şimdi cafelerin, öğrencilerin mekanı....
Yunusemre Caddesi , benim büyüdüğüm sokaklar...Büyük beyaz bina Atatürk Lisesi...
Bu resimlere baktığım zaman ben bile inanamıyorum, o kadar büyük değişiklikler var ki....Üniversiteyi bitirip, çalışmak için Ankara'ya geldiğim 90'lı yıllarda Eskişehirde cadde ve sokaklar toz içinde, Porsuk pislik içinde ve kokuyordu...Ankara'yı çok beğenmiştim bu yüzden...Aradan 17 yıl geçti...Bu dönemde Eskişehir, Yılmaz Hoca sayesinde güzelleşti, tarihine sahip çıktı..Ankara için söze gerek yok sanırım....
Benim güzel, modern ve aydınlık şehrim ESKİŞEHİR....