Bu hafta sonuna yorgun başlamıştım ama beklediğimden daha keyifli geçti.Cumartesi dolgusu kırılan dişimi yaptırdıktan sonra oğluşumla Fetih filmini izlemeye gittik, bilet bulmamız epey zor oldu.Filmi çok merak ediyordum ama beklediğimi bulamadım.
Filmin savaş sahnelerinde masraftan kaçılmamış ama senaryo zayıftı, konu bir Fatih'in bir Ulubatlı Hasan'ın üzerinde yoğunlaşmıştı.Oyunculuklar iyi değildi, hele Ulubatlı Hasan bana Kara Murat filmlerini hatırlattı.
Hafta sonu yeni bir kitaba başladım.Yarısına geldi.Okuduğum her sayfa, tasvir edilen şiddet sahneleri ile beni irkiltmeye devam ediyor..Kitabın arka yüzünden " AZ…Küçük bir kelime, büyük bir roman.Diyebilirsin ki, bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın. Belki de çok az...O zaman şöyle demeliyim: Seni az tanıyorum... Az...Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z.
Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var.O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında.Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar.Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi...
11 yaşında bir tarikat şeyhinin oğluyla evlendirilen korucu kızı Derdâ ile hapisteki bir gaspçının aynı yaştaki oğlu “mezarlık çocuğu” Derda’nın bir mezarlıkta kesişen hayatlarının, bu iki çocuğu kırk yıl boyunca her tür şiddetle yontup birbirlerine hazırlayışının, (bütün anlamlarıyla) Yazı’nın bu iki çocuğu birleştirmesinin hikâyesi.
Çocuk şiddeti, hayatın şiddeti, aşkın şiddeti, inancın şiddeti, hırsın şiddeti üzerine, A’dan Z’ye şiddet üzerine, dilin ve yazının şiddetiyle bir roman…"
Yine hafta sonu bitirdiğim erkek beresi.Atkısına takım yapıldı.
Seraphina şalım devam ediyor.Örmesi çok keyfli..
Ağız dolusu gülebileceğiniz, keyifli bir hafta geçirmeniz dileğiyle...